Yaşamınızın rotası nereye?

Gideceği rotası olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez! [Michel de Montaigne]

Her şey farkındalıkla başlar...

Parmaklarını şıklatarak yaşamını değiştiremezsin!

Ebeveynliğin altın kuralı:

Çocukların, nasihatten çok iyi örneğe ihtiyaçları vardır... [Joseph Joubert]

Haketmenin anahtarı: istemek!

Eğer çıktığınız yolda rakipleriniz varsa kader kimin daha çok istediğine bakar...

Kuantum Düşünce...

Bizler mutlak gerçeklerin var olduğu bir dünyada, gerçeklerin peşinde koşan varlıklar mıyız, yoksa gerçekleri üreten, ürettiği gerçekleri yaşayanlar mıyız?

Hoşgeldiniz...

Yaşamınız Boyunca Size Kaç Kez Soru Soruldu?

        Sayısını hatırlamanın mümkün olmadığı kadar çok mu? Peki, bu sorulardan kaç tanesi hayatınızda köklü bir değişime adım attırıp, yaşam akışınızı değiştirdi? Ya da üzerine durup uzun uzun düşündürdü? Kaç soru yaşamınızı yeniden sorgulattı ve yaşam amacınızı bulmanız, kendinizi keşfederek gerçekleştirmeniz için sizi harekete geçirdi? Hangi soru hayallerinizi hedeflere, hedeflerinizi gerçeğe dönüştürmenizde size ışık oldu? Cevabı bilmiyor musunuz ya da yaşamınız boyunca böyle çarpıcı sorularla hiç karşılaşmadınız mı?

OLSUN!!!

        Geçip giden günler içinde kaybedilmiş, boşa harcanmış zamanlar olsa bile, nefes aldığımız sürece kazanılmış zamanlar için, eğer istersek, hala şansımız var demektir.

          Yaşamda hiçbir şey tesadüf değil… Çoğu zaman farkında olmasak da, yaptıklarımız, yaşamımızdaki planlı ya da plansız olarak atacağımız bir sonraki adımdan önceki ilk adımdır.

           Şu an bu sayfayı okuduğunuza göre bir sonraki adım için ilk adımı attınız bile…

           Bu; kendi yaşam yolculuğunuzu daha anlamlı kılmak ve yaşamın kıyısında öylece oturup zamanı tüketmemek için, ayağa kalkıp attığınız ilk adımdı…

HOŞ GELDİNİZ…

Gerçekten de her şey bitti mi?

        Başarılı olmaya koşullanmış bir hayat… Koşan insanlar… Her zaman, her yerde, en önde olma telaşı… İkinci olmaya bile dayanamamak… Karşılaştırıldığın insanlar… Rekabet, kıskançlık, öfke, hırs… Küçük oyunlar, büyük gibi görünen insanlar, küçük yürekler… Yorulmak, durmak, nefes alamamak… Boğulmaya başlamak, öfkelenmek, daha çok öfkelenmek… Bunu hak etmediğini düşünmek, yüzünü kapıya doğru dönmek…

Kapıyı çarpıp çıkmak!

Gerçekten de her şey bitti mi?

        Sana söylüyorum tüm bunları. Evet, sen. Şu anda bu yazıyı okuyan kişiye, yani sana sesleniyorum. Ekrana bakmanın ötesine geçmeni istiyorum. Bakmak ve görmek arasındaki farkı geçmeni ve artık bakıyor değil, görüyor olmanı, okuyor değil, yaşıyor olmanı istiyorum. Şimdi ilk önce doğru düzgün nefes almaya başla. Bu yazının biraz sonra, yazılacak olan kısmını okumadan önce 3 kere derin derin nefes al. Biraz oksijene ihtiyacın olacak. Gözlerini biraz daha aç. Artık görmeye başlamanın zamanı geldi.

        Sen başarmak için her şeyi yapıyorsun. Kendince ve elinden geldiğince. Başarıya odaklandığını biliyorum. Buraya kadar geldiysen bu senin için önemli olmalı. Başarı olarak algılama sadece bunu. Bu senin için önemli olmalı derken, senin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sen gerçekten de önemli bir insansın. Sen bu dünyayı değiştirebilecek gücü taşıyorsun. Bunun farkındasın veya farkında değilsin ama bu güç sende var. Bu güne kadar ortaya çıkartmaya çalıştığın şey işte tam da bu. Sen, her yerde en önemli kişi olmak istedin. Tüm dikkatler üzerinde olsun, herkes yüzünü sana dönsün, sen konuşurken, herkes pür dikkat ve ses çıkarmadan seni dinlesin istedin. Konuşmaya o kadar hakim olmalıydın ki bazen sessizlik bile yaratabilmeliydin, ve o sırada herkes nefesini tutmuş senin konuşmanı bekliyor olmalıydı. Bazen söyleyemediğin şeyler vardı, içinde bir yerlerde kalan, bazen yapamadığın şeyler vardı, keşkelerle tekrarlayıp durduğun. Bazen demekten vazgeç. Keşke demekten de. Pişmanlık duymak mı, boşver gitsin.

        Zaman geçiyor. Yazıyı okumaya başladığından beri kaç dakika geçti? Muhtemelen bilmiyorsun. Bilgisayarının ekranındaki saate bak ve lütfen bu saati bir yere not al. Saat kaç? Sonra tekrar konuşacağız bunun üzerinde. Aslında sana söylemek istediğim ne çok şey var. Ama biliyorum, senin de zamanın kısıtlı ve çok çok uzun bir yazı seni sıkabilir. Zamanı iyi kullanmalı. Depolanmıyor veya satılmıyor şu anda. Zamanını nasıl kullandın bu güne kadar? Başarmak için tüm gücünü ortaya koydun mu acaba? Bazen, gücünün yarısını bile kullanmadın değil mi? Bazen ise yorgun argın döndün eve. Omuzların ağrıyordu ama yine de çalışmaya devam ediyordun saatlerce. Kitaplar… İş kitapları hayatına girdiğinden beri ne değişti? Her iş kitabı sana farklı bir özgüven sunuyor. Her iş kitabı farklı bir birikim. Bazıları ise bomboş geldi, yarısında bıraktın kitabı. Bazılarını baş ucu kitabı yaptın…

        Adının duyulmasını, bir şeylere yön vermeyi, senden gururla söz edilmesini istedin. Çalıştın, didindin, okudun, uykusuz kaldın, yüzünden gülümsemeni eksik etmedin.

        Ne güzel, başarı merdivenlerini de hızla tırmanmaya başlamıştın kendince. Evet, işte o ilk başarı kıvılcımları seni yakmaya başladığı anda, ilk o anda hissettin aslında aradığının ne olduğunu. Bu ünlü-tanınır-bilinir olmanın çok daha ötesindeydi. Akşam iş çıkışı, başın dik, kulağında hareketli bir müzik, koşar adımlarla merdivenlerden inerken, tüm dünya seni seyrediyordu sanki. İçinde adı başarı olan bir ateş yanıyordu. Gözlerinden alevler çıkıyordu. Projeler uyum içinde, zihninin bir hareketiyle tamamlanıyor, ikinci bir proje kafanda şekillenmeye başlıyordu zaten. Yüzünden gülümseme eksik olmuyordu. Belki de herkes yüzüne imrenerek bakıyordu.

        İleriye doğru gideceğini biliyordun, her şey iyi gidiyordu ve birden bir şey oldu. Bir şeyler ters gitmeye başladı. Artık eve daha yavaş adımlarla mı gidiyorsun?

        Çocukken neler hayal ederdin? Ne olmayı isterdin? Hayalinin neresindesin kim bilir. Oysa çocukken olmayı hayal ettiğin şeyi olamadıysan, burada 6 yaşındaki bir çocuğun isteği çok mu önemlidir? Bu neden sana hayal kırıklığı yaşatsın ki! Boşver çocukluğunu, istediğin bölümü kazanamadın diye hayatının geri kalanı berbat mı geçecek? Boşver, geçen için yapabileceğin bir şey yok. Şimdi saatine bir daha bak. Geçen dakikaları geri getirebilir misin?

        Biliyorum, bazen çok kızdırıyorlar seni. Her şeyi en iyi şekilde hazırladığın halde, müdürün, şirketin, iş dünyası seni anlamıyor. Coşku içinde önlerine bıraktığın bir dosya, bir kaç kez karıştırılıp ,sana iade ediliyor. Belki yıkılıyor, belki daha da hırslanıp, daha iyisini yapmaya çalışıyordun.

        Bir gün, sigortaların atıyor. Bir istifa mektubu yazıyor ve yöneticinin önüne koyuyorsun. Yılların, projelerin, emeklerin, geç saate yatmaların, hepsi ama hepsi boşa gidiyor. Elinde bir hiç var.

Bir daha soruyorum. Gerçekten de her şey bitti mi?

        Birkaç saniye düşün. Dünyanın 6 milyar yıllık yaşını düşün. Kaç kere bitip, yeniden başladığını düşün. Dinazorları, mısır piramitlerini yapan firavunları, tufanları, kaybolan Babil kulesini, dünya savaşında yıkılan, yakılan Japonya’yı düşün. Hepsinin yerini yeni bir şey doldurmadı mı? Peki, sen gidersen, senin yerinin de dolmayacağını mı sanıyorsun. Çok kısa sürede dolacak ve unutulacaksın.

        O yüzden, işini seviyorsan, iş yerini sevmiyor bile olsan, o işte başarıyı yakalamayı düşünmelisin. Başarı tek bir koşulla gelebilir sadece. Bu da istemektir. İstemediğin sürece başarı yanına bile uğramayacaktır. Ne yapıyorsan yap, en iyisini sen yap!

        Mutlaka, yaşadığın durumu değiştirmek için yapabileceğin bir şeyler vardır. İmkansız diye bir şey yoktur. Varsa bile, imkansızı da başarmayı deneyebilirsin. Bu senin hayatın. Bir kere dünyaya geliyorsun ve artık bunu değerlendirme zamanın geldi. Değerlendirme derken, bundan sonra yaşadığın her anı daha değerli kılmayı başarmandan söz ediyorum. Hayatını değerli kıldıkça, sen de kendini değerli hissetmeye başlayacaksın.

Gerçekten de her şey bitti mi?

        Eğer, hala gözlerin görüyor, hala nefes alıyorsan, daha her şey bitmemiş demektir. Eğer bu kadar birikimin varsa, eğer kendini geliştirmeye çalıştıysan, belki de her şey yeni başlıyordur. Genel olarak düşünme. Sen özel bir insansın. Sen diğerlerine göre daha farklısın. Sen ayrı bir kişiliksin ve aynı zamanda ayrı bir dünyasın. Dünyanı korumak için ise çok çalışman gerekecek ve bir gün sen de biliyorsun ki başaracaksın.

        Şimdi tekrar saatine bak. Kaç dakika geçip gitti? Biten bu dakikalar geri gelmeyecek. Biten günler, biten aylar, biten yıllar geri gelmeyecek. Her dakika ömrün kısalıyor. O yüzden artık bir şeyler yapmaya başlamalısın. Geçip giden insanlar geri gelmeyecek. Şimdi, önünde uzanıp giden yola bakman ve nereye yürüyeceğine karar vermen gerekiyor. Gerçekten ne yapmak istiyorsun? Bundan sonra sadece buna odaklan. Bu yazıyı okuduğuna göre, artık zaman kaybetmemen gerekiyor. Artık zaman kazanmalısın. İstemek ve başarmak, işte hepsi bu.

Gerçekten de her şey yeni başlıyor değil mi?

Başarılı İnsanların Sırları

        Bazı insanlar kendilerinin ve başkalarının hayatlarında önemli ve olumlu gelişmeler sağlarlar ve başarılı kabul edilirler. Başarılı insanlar üzerinde yapılan araştırmalar, onların birçok ortak noktasının olduğunu ortaya koyuyor.

        Öncelikle başarılı insanların yüksek bir özgüvene sahip olduğu belirlenmiş. Bir başka ifade ile başarılı insanlar kendilerine değer verir ve güvenirler. Bu özgüven onların yaratıcılık için gerekli olan heyecan ve cesarete sahip olmalarını sağlar. Dolayısıyla, özgüveni olan insanlar kendilerine ulaşılması güç hedefler koymaktan çekinmezler. Ardından da bu yüksek hedefe odaklanarak onu gerçekleştirme yönünde en büyük adımı atmış olurlar.

        Başarılı insanların hayatta belirlenmiş kişisel hedefleri ve değerleri vardır.Hangi misyona hizmet ettiklerini iyi bilirler ve başarılı olduklarında dünyanın nasıl değişeceği konusunda bir vizyona sahiptirler.Kişisel hedefleri konusunda gerçekçi ve net beklentileri vardır. Bu hedeflere ulaşmak için stratejiler geliştirir ve bu stratejileri uygularlar. Bu stratejiler bireysel yetkinlikleri ve ilişkileri geliştirecek hedefleri ve zaman planlamasını kapsar.

        Başarılı insanlar aynı zamanda kendi davranışları ve gelecekleri için sorumluluk üstlenirler. Sorumluluk üstlenen insan inisiyatif alır, risk alır ve geleceği şekillendirecek adımları belirler ve atar. Bu yaklaşım onlara daha hızlı öğrenme fırsatı sağlar.

        Bu insanlar geleceği gözlerinin önünde canlandırmak için özel çaba gösterirler. Hayal etmek, gerçekleştirmenin ilk adımıdır. Hayalleri gerçeğe dönüştürürken izlenen bir başka yol da bu hayalleri başkalarıyla paylaşmaktır. Sözlü ve/veya yazılı olarak hayallerini tekrarlayan insanlar, hem bu hayalleri daha netleştirmiş olurlar, hem de kendilerin toplum önünde hayalleri ile özdeşleştirerek kişisel sorumluluklarını pekiştirirler.

        Başarı insanlar yenilgileri kabullenip, onları aşma konusunda kararlılık gösterirler. Gerçeklerle yüzleşmeyi, başkalarının deneyimlerinden faydalanarak hataları önleyebilmeyi bilirler. Odaklandıkları hedef doğrultusunda ilerlemeyi gözleyip, davranışlarını değiştirmekten kaçınmazlar.

        Başarılı insanlar kendileri ile barışıktırlar. Dolayısıyla, yaşamlarında yüksek düzeyde stres yoktur. Ruhsal ve bedensel olarak formda ve zindedirler. Bu, onların hedeflerine odaklanabilmelerini sağlar. Onlar, uzun vadeli hedeflere odaklanır, kısa vadeli kazançlar için uzun vadeli hedeflerinden vazgeçmezler. Zamanlarını etkili kullanırlar. Hedeflerini gerçekleştirmek için gerekli, az sayıda ancak önemli adımlara odaklanırlar. Hedefleri doğrultusunda fedakarlık yapmaktan çekinmezler. Disiplin başarılı insanların ortak özelliklerindendir.

        Başarılı insanlar sadece zihinsel zekalarıyla değil, aynı zamanda duygusal zekalarıyla da farklılık yaratırlar. İnsan ilişkilerine önem verirler. Olaylara karşıdakinin gözüyle bakabilirler. İnsanlara değer verir, onlarla karşılıklı kazan-kazan türünde ilişkiler kurmaya özen gösterirler. Beraber çalıştıkları insanlara heyecan verir, onlara yetki kullanacak geniş alan bırakırlar.

        Başarılı insanların en önemli özelliklerinden biri de kendilerini sürekli olarak geliştirme çabasında olmalarıdır. Her zaman yeni bilgilere açıktırlar. Her hatayı bir öğrenme fırsatı olarak görürler. Başkalarının deneyimlerine yakın ilgi gösterir, onlardan öğrenmeye çalışırlar.

        Bu özellikler öğrenilebilir özelliklerdir. Dolayısıyla, gençlerimizi eğitirken bu özellikleri kazandırmaya da özen göstermeliyiz.

Çocuklarda Kişilik Bilincini Geliştirmek İçin 15 Altın Öneri

1-Zamanın ne büyük bir değer olduğunu ona öğretmeliyiz.

2- Sürekli kendini geliştiren bir insan olmasını sağlamalıyız.

3- Ona hedef ve gaye aşılamalıyız.

4-Başarılı olanlar nereye gittiklerini bilenlerdir.

5-Onlara sadece sözlerimizle değil davranışlarımızla da örnek olmalıyız.Söylenen ve yapılan bir olmazsa güven kaybolur.

6-Onlara şahsiyet kazandırmalıyız.

7-Onlara okuma alışkanlığı kazandırmalıyız.

8-Yerine alternatifini koymadan yasak getirmemeliyiz. Çünkü yapılmasını doğru bulmadığımız şeyleri kesin bir dille men etmek çözüm değildir. Niçin yapılmaması gerektiğini ona mantıki ve hissi delillerle izah etmeliyiz.Yoksa insanlar, men edildikleri şeylere karşı daha fazla isteklidirler.

9-Onun iyi huy ve kabiliyetlerini geliştirmeliyiz.

10-Aradığı bilgiye nasıl ulaşabileceğini öğretmeliyiz.

11-Değerli insanların farkına varıp, onlardan istifade etmesini öğretmeliyiz.

12-Ezbere bilgi sahibi olma yerine, kulağa ve göze gelen bilgiyi sorgulama yollarını öğretmeliyiz.

13-Eleştirel bakış açısına sahip olmasını sağlamalıyız.

14-Onu etkin düşünen insan olması için ortam ve imkan sağlamalıyız.

15-Sorumluluk bilinci kazandırmalıyız.

İyi Şans Yaratılır Kötü Şansa Katlanılır

        Bu söz aslında hayatın dengesidir, biliyor musunuz? Hayat insanı bu iki faktörle, iyi şans ve kötü şansla terbiye eder, olgunlaştırır. İnsan iyi şansı hayat kalitesi, çalışkanlığı ve aklını kullanarak çizdiği yörüngede yakalar. Yoksa öyle iyi şans oturduğunuz yerden size gelmez.

        Piyangodan para çıkması için bile bir emek vermeniz gerekir. Kalkacaksınız, giyineceksiniz, piyango bayiine gideceksiniz, alacaksınız, çıkarsa şanslısınız. İşte bu, küçük bir şansı yakalamak için bile bir emek sarfeder ve zaman harcarsınız, öyle değil mi? İşte hayatta da başarılı olmak ve iyi şansı yakalayabilmek için emek sarfetmeniz, doğru yerlerde zaman harcamanız gerekli. Gezdiğimiz yerler, görüştüğümüz insanlar, derslerdeki başarı skalanız, dürüstlüğünüz sizi mutlaka iyi ortamlara ve iyi insanların arasına sokar. Böyle ortamlarda şansın karşınıza çıktığını zannedersiniz ama öyle değildir, temelinde karşınıza çıkan şansı siz kendiniz yaratırsınız. Ve yarattığınız bu şansı değerlendirerek başarılı olmak adına bir yola girmiş olursunuz.

        Diğer taraftan, kötü şansa katlanılır.İyi yönden bakacak olursak, kötü şans denilen şey hayatın gerçekleridir. Hayat sizi sabrınızla ve özverinizle sınar , ayrıca bu sabır ve özveri neticesinde sizi zorluklar karşısında daha güçlü hale getirir.

        Başımıza gelen herhangibir olumsuzluk karşısında tutunduğumuz metanetli tavır kişiliğimizin kuvvetlenmesine ve ayakta daha sıkı durabilmemize en büyük etkendir, bunu sakın unutmayın.

Çocuklarda Sağlıklı Özgüven Oluşturma Yolları

-Ona sorumluluk verin. Bu sayede çocuk kendini yararlı ve önemli hisseder.

-Kendi ideal ve standartlarınızı onlardan beklemeyin, onun görevi sizin hayallerinizi yerine getirmek değil.

-Onun başarabileceğinden emin olduğunuz durumlar yaratın, çıtayı yavaş yavaş yükseltin.

-Başarısızlıkları için kişiliğini suçlamayın; yapılan iş ile kişiyi ayırın.

-Çocuğunuza güvenmeyi öğrenin ve bunu ona her fırsatta fiziksel ve sözel olarak sergileyin.

-Çocuğunuzun başarı/başarısızlığını başkalarıyla değil, kendi içinde, dünden bugüne değerlendirin.

-Öz bakım sorumluluklarını mutlaka aşılayın. Sizin için de çocuk için de zor olsa da ertelemeyin.

-Yenilenen başarısızlıklarla yüzleşmesini engelleyin, isteği yoksa zorlamayın, kendi istediği başka bir şey yapsın.

-İletişimde empatiye dikkat edin. ‘’ Yapamayacak ne var?’’ sorusu onları motive etmektense, kendilerini başarısız hissetmelerine sebep olur. (‘’ Yapılamayacak bir şey yok ve ben yapamıyorum! ‘’ )

-Sevginizin başarı ya da başarısızlıklarına bağlı olmadığını söyleyin ve hissettirin.

-Unutmayın ki özgüvenli olmak kendini beğenmişlik ya da kibirlilik değildir. Sadece  olduğu gibi kabul edilmiş olmanın verdiği rahatlık ve güvenlik hissidir. Başarısı ile şımaran ya da kibirli davranan çocuğun özgüveni yok ya da düşük demektir.

-Çocuğunuzun zayıf alanlarını görmezden gelmeyin ama eleştirmeyin. Sağlıklı bir özgüven gelişimi için en önemli şeylerden biri kişinin eksikliklerini ve kusurlarını kabul etmesidir.

-Çocuğunuzun kendine has yeteneklerini ortaya çıkarmasına olanak sağlayın. Yaptıkları ve ilgilendikleri şeylere (size saçma gelse dahi) saygı gösterin ve destekleyin.

-Evinizde herkesin başarı ve başarısızlıklarını paylaştığınız, herkesin birbirine güveneceği bir ortam oluşturun.

-Küçük bile olsa yaptığı güzel bir davranışı, o esnada hemen övün.

-Birlikte vakit geçirin. Bu vaktin kaliteli olmasına özen gösterin. Zamanın önemi yok. Yarım saat kaliteli ilgi de çocuklar için yeterli olmaktadır.

-Onların özgüvenlerini sağlayacak cümleler kurun;’’ Çok teşekkür ederim, bu aklıma gelmemişti, yardımların çok işime yaradı, fikrini çok beğendim, vs.. ‘’

Başarı Detaylarda Gizlidir

        ‘’ Bir teneke demir mi yoksa bir teneke pamuk mu ağırdır? Bu sorunun cevabını bilemeyen, veremeyen yoktur herhalde.Çoğunlukla: ‘’üzerinde düşünmeye,zaman kaybetmeye bile değmez’’ diyenleri duyar gibiyiz. Ancak bu soruyu sorduğum çok sayıda kişinin cevabı, her ikisinin de eşit olduğu yönündeydi.Soruyu dikkatle incelediğimizde, bize muhtemelen daha önce duyduğumuz, ‘’ Bir kilo demir mi, yoksa bir kilo pamuk mu ağırdır?’’ sorusundan farklı bir soru olduğunu algılarız.

        Bu örnekte olduğu gibi, çok iyi bildiğimiz bir durum karşısında kaçırdığımız küçük detaylar ,bizi kolayca yanıltabilmektedir.

        Zihnimizin çalışma düzeneğinde bulunan otomatik pilotumuz bizi yanıltmakta, ani tepkiler vererek detayları kaçırmamıza sebep olmaktadır. Bu nedenle gelen etkilere düşünerek ve mantığımızı kullanarak cevap vermeyi öğrenmeliyiz. Bu şekilde, olası detayları kaçırma riskimizi en aza indirmiş oluruz.

        İşte hayatımızda da bazen detayları,böylesine gözümüzün önünde dururken kaçırabiliyoruz. Fark ettiğimizde ise iş işten geçmiş olabiliyor. Özellikle eğitim sisteminin getirdiği ve rekabete dayalı sınavlarda detaylar ön plana çıkmaktadır. Bir öğrenciyi diğerinden ayırmak adına hazırlanan bu tip sorular ile başa çıkabilmek için etraflıca düşünmeyi öğrenmemiz gerekmekte.Bu beceriyi kazandığımızda sorulara başka bir gözle bakmayı öğrenebilir ve belki de gerçekten konusunu bilmediğimiz bir soruya cevap verebilme maharetini gösterebiliriz.